Hozat-Pertek Sekasur Çevre Platformu'ndan Basın Açıklaması
Pertek'e bağlı Zeve, Desiman, Orcan, ve Sefkar ile Hozat'a bağlı Bargini köyleri, bugün bir maden projesiyle yaşam hakkından, geleceğinden ve inancıyla kurduğu kadim bağdan koparılmak isteniyor.
Binlerce insanın yaşadığı bu köylerin tam ortasında pomza adı verilen, bölgeyi alt-üst edecek, tüm yaşamı sonlandıracak olan bir maden projesi hayata geçirilmek isteniyor.
Bölgeye açılmak istenen pomza madeni ocağı, sadece tarımı, hayvancılığı ve su kaynaklarını değil; aynı zamanda Dersim'in doğayla iç içe yaşayan kültürünü, Alevi inancının kutsal meknlarını da tehdit etmektedir. Bizler Hozat-Pertek Sekasur Çevre Platformu olarak bu projeye karşı açık ve kararlı bir duruş sergiliyor, kamuoyunu bu ekolojik ve kültürel yıkıma karşı dayanışmaya çağırıyoruz.
Madenin yapılacağı bölgede çok sayıda hayvan ve bitki türü yaşamaktadır. Bölgedeki köyler geçimini hayvancılıkla sağlamaktadır. Bu bölgede aktif olarak 35 bin küçükbaş ve 500 büyükbaş hayvan ile binlerce arı kovanı bulunmaktadır. Bu bölge koyun sürülerinin geçiş ve konaklama noktasıdır. Bölgede aynı zamanda tarihi eser niteliğinde birçok kaya mezarı bulunmaktadır ve bu bölge yetkili kurumlar tarafından SİT alanı ilan edilmiştir.
Dersim, yüzyıllardır doğayla uyum içinde yaşayan halkların, özellikle de Alevi topluluklarının inanç merkezidir. Bu coğrafyada doğa sadece bir yaşam alanı değil; kutsal bir varlıktır. Ağaçlar, dağlar, sular 'ziyaret'tir, yani kutsaldır. Her biri bir öğretinin, bir yola bağlılığın parçasıdır.
Bölgede yer alan Sultan Hıdır ,Ağuçan Ocağı ve dervis cemal mekanına ait kutsal yerler sadece inançsal değil; tarihsel ve kültürel bir değere sahiptir. Bu meknların çevresinde yürütülecek her türlü endüstriyel faaliyet, bu inanç alanlarına yönelik açık bir saygısızlık ve tahribattır.
Ağuçan'a saygıdan ayakkabıyla çıkılmayan bu ziyaretin yüzlerce metre yakınında dinamitler patlatılıp, kazı çalışmaları nasıl yapılır?
Bir maden ocağıyla çevresi kazılıp tozla kaplanan bu alan ile, inanc merkezlerimize bir saldiri degilmidir
38 de yakilarak katledilen dedelerimizin pirlerimizin anıt mezarlarina yõnelik bir saldiri degilmidir
Ormanlarimizin derelerimizin icme sularimizin yok edilmesi yasam alanlarimiza yõnelik bir saldiri degilmidir
Rızamızı almayan şirket bu maden projesini halktan saklamıştır. 2024 alınan ruhsattan 2025 yılında haberimiz olmuştur. Şirket 'Biz de bu halkın evladıyız' diyorsa halkın taleplerine ve itirazlarına kulaklarını tıkayamaz. Şirket diyor ki '229 hektar alanı ruhsatlandırdık fakat sadece 13 hektar alanda çalışma yapacağız. Neden hepsini ruhsatlandırdık, çünkü yabancı şirketler gelip bu alanı kullanmasın.' Biz de diyoruz ki böyle bir şey hayatın olağan akışına aykırıdır, inanmıyoruz. Diyorlar ki 'pomza çıkardığımız alanı tekrar ağaçlandıracağız.' Yani Pertek'teki en fazla ağacın olduğu bu bölgede ormanın yok edileceği itiraf ediliyor. Bizim köylerimiz, yaşam alanlarımız, ziyaretlerimiz, tarihsel hafızamız yok olduktan sonra neyi geri getirebilirsiniz.
Şirket ağaçları keseceğiz tekrar ağaçlandıracağız diyor Biz de diyoruz ki yapilmak istenilen maden ocaĝı proje alanı 4 köyün, yüzlerce evin, milyonlarca hayvanın su ihtiyacını karşılamaktadır. Pomza madeni tüm bu su kaynaklarını kurutacak ve yok edecektir.
Pomza çıkarımı sırasında:
Verimli tarım toprakları tahrip edilir,
Su kaynakları kurur veya kirlenir,
Yaban hayatı yok olur,
Köylülerin geçimi biter, köyler boşalır.
Maden şirketleri bu yıkımı 'hafif hasar' diye sunabilir. Oysa biz biliyoruz ki doğanın hafif hasarı olmaz; çünkü topraklarımız da acilan her yara, nesiller boyu sürer.
Bu projeye karşı ÇED sürecinin işletilmemesi, yerel halkın bilgilendirilmemesi, kutsal alanların göz ardı edilmesi gibi birçok gerekçeyle hukuki girişimlerimizi başlattık.
Ziyaretlerimize, derelerimize, ormanlarımıza sahip çıkıyoruz.
Yalnızca mahkemelerde değil; dost meclislerinde, cem evlerinde, dağ başlarında ve köy meydanlarında, sokaklarda bu sesi büyüteceğiz.
Bizi biz yapan değerleri, doğayı ve inancı bir bütün olarak görüyoruz. Çünkü Alevilik, doğayla kurulan bir ahlaki sözleşmedir. Dağın taşın dili vardır bizde. Onu dinlemeyen, ne kendini ne de Hak'kı anlayabilir.
Dersim'de doğa yoksa, inanç da yoktur, suyu kurutulan bir köyde cem tutulmaz.
Madenin girdiği yerde, ziyaret susar.
Biz buna razı değiliz ve razı gelmeyeceğiz.
Çağrımızdır:
Tüm çevre örgütlerine, İnanç kurumlarına, demokratik kitle örgütlerine, vicdan sahibi tüm yurttaşlara: Dersim'in doğasına, kutsal meknlarına ve köylerine sahip çıkın. Bu sadece bir maden karşıtı mücadele değil; bir inancın, bir yaşam biçiminin, bir coğrafyanın savunusudur.
Hozat-Pertek Sekasur Çevre Platformu