• Haberler
  • Genel
  • Elazığın Değeri Metin Sözen'i Bursa Ve Türkiye Unutmayacak

Elazığın Değeri Metin Sözen'i Bursa Ve Türkiye Unutmayacak

Türkiye çok kıymetli bir evladını yitirdi. Bir ömrü, bu toprakların belleğine adayan taşın, toprağın, surun, medresenin diliyle konuşan bir mücadele adamı aramızdan ayrıldı.

Prof. Dr. Metin Sözen artık aramızda değil.
Elazığ’ın yetiştirmiş olduğu sanat ve kültür adamı Prof. Dr. Metin Sözen, Sayın hocamız Çekül vakfı onursal başkanı olarak, şefik gül evi restorasyon, Tarihi Hoca Hasan Hamamı Rölöve Resüsitasyon işlemleri ve tarihi Harput yerleşkesinin yeniden kurulması çalışmalarının öncüsüdür. Bursa gibi çoğu şehirlerin Kimliğinin ortaya çıkmasında öncü bir akademisyen ve tarih sanat mimarıdır.
Sadece bir akademisyen değil, sadece bir koruma uzmanı da değildi. O, bu ülkenin kültürel hafızasını kayıt altına alan, restorasyonu bir devlet politikası haline getiren, şehirleri kimliğiyle birlikte ayağa kaldırmayı görev bilen bir akıl ve vicdan adamıydı.
Ölüm haberinin ardından yapılan açıklamalar, elbette eksik ama anlamlıydı.
Tarihi Kentler Birliği, kurucu danışmanını kaybetmenin “derin üzüntüsünü” duyurdu.
ÇEKÜL Vakfı, kurucu başkanına “ömrünü adadığı miras”la veda etti.
Ama esas olan; onun ardında bıraktığı izlerin, sözlerden çok daha güçlü olmasıydı.

Elazığın Değeri Metin Sözen'i Bursa Ve Türkiye Unutmayacak

BURSA’DA BAŞLAYAN HAFIZA MÜCADELESİ

Metin Sözen’in bu ülkedeki koruma tarihine damga vuran mücadelesi, en çok Bursa’da ete kemiğe büründü. Çünkü Bursa hem ruhaniyetli hem de örselenmiş bir şehir. Bir yanda Osmanlı'nın beşiği, diğer yanda göçle, betonla, plansızlıkla tahrip edilen tarih…
İşte bu çelişkili kimliği taşıyan kentin en çok ihtiyaç duyduğu şey, “hafızayı onaran” bir yol göstericiydi. Ve o isim Metin Sözen oldu. Erdoğan Bilenser, Hikmet Şahin ve özellikle de Recep Altepe’nin başkanlığında başlayan restorasyon seferberliğinden, Gökdere Medresesi’ne; Cumalıkızık’ın evlerinden şehir surlarına kadar…
Her çalışmada onun izi, sözü, yönü vardı. Bursa ve Türkiye’nin çeşitli kentlerinde yürütülen çalışmalarında en büyük yardımcılarından biri de Bursa’dan Mithat Kırayoğlu’ydu. Sadece plan çizen değil, o planların uygulandığı sokaklarda yürüyen; sadece konuşan değil, restorasyon molozlarının ortasında beliren bir figürdü. 1999-20024 yılları arasında Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Tarihi Kentler Birliği’nin kurucu başkanı Erdoğan Bilenser, vefatının ardından yayımladığı mesajda şöyle dedi:
“En kalın kırmızı çizgisi, uğruna bir ömür adadığı bu ülkenin kültürel varlıklarına yapılacak ihanetti.”
“Beraber çalışırken dört yılda çok şey öğrendim sizden. Teşekkürler hocam. İyi ki var olmuşsunuz, iyi ki dokunmuşsunuz hayatıma…”
Sözen’in dokunduğu hayatlar saymakla bitmez.
Ama en çok da şehirlerin hayatına dokundu.
Çünkü ona göre şehirler yaşayan organizmalardı.
Ve bu organizmalar, geçmişten taşıdıkları değerlerle geleceğe yön bulurlardı.

KORUMA DEĞİL, KİMLİK MESELESİ

Tanpınar’ın meşhur sorusu vardır: “Mazi ile nerede ve nasıl bağlanacağız?”
Sözen’in cevabı hazırdı:
“Uluslar, yeni tarih içindeki olmak ya da olmamak mücadelelerini, geçmişten devraldıkları mirası ne ölçüde yaşattıklarıyla verir.”
Onun için tarihi korumak, sadece yapı taşını yerinde tutmak değildi.
Bu; bir milletin kendine saygısı, bir toplumun kendini tanıma biçimiydi.
Tarihi hamamlar, medreseler, hanlar, camiler, sokak siluetleri...
Bunların her biri, ulusun aynasıydı.
Sözen, yalnızca kavram üretmedi. Kurum da inşa etti.
1990’da kurduğu ÇEKÜL Vakfı ile, 2000’de yol arkadaşlığı yaptığı Tarihi Kentler Birliği ile bu mücadeleyi örgütlü hale getirdi.
Anadolu’nun dört bir yanında, belediye başkanlarını, mimarları, öğrencileri bu davaya ortak etti.
Elinde fotoğraf makinesiyle sokak sokak dolaştı.
Sadece yapıları değil, yöneticileri de fotoğrafladı.
Sadece belgelediğiyle kalmadı; yol gösterdi, eksik bırakmadı.
Toplumun hafızasını adım adım ördü.

BURSA’NIN BELLEĞİ ONUNLA ŞEKİLLENDİ

Bursa’da Zaman dergisinde 2014 yılında yayımlanan röportajında, o dönemin Bursa Büyükşehir Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Saffet Yılmaz’ın aktardığı gibi Sözen’in mücadelesi; sadece taşın, toprağın değil; bir zihniyetin restorasyonu idi.
“Şenlenen tarih” ifadesini ilk kullanan oydu.
Bir şehrin tarihiyle yeniden canlandığını, geçmişine sahip çıktıkça güçlendiğini anlatmak için bu ifadeyi kullandı.
Bugün bu kavram, şehircilik literatüründe yer buluyorsa, bu da onun sayesinde.
Ve evet…
Bugün Bursa, bir dönemin kendi öz tarihine savaş açan o bilinçsizliğinden sıyrıldıysa; bunda Sözen’in emeği, mücadelesi, inadı var.
Saffet Yılmaz, yaşarken onu unutmayanlardan biriydi ve en son geçtiğimiz mayıs ayında İstanbul’daki evinde ziyaret etmişti hocayı.

O ARTIK YOK, AMA İZLERİ HER YERDE

Prof. Dr. Metin Sözen artık yok.
Ama onun ışığı, Anadolu’nun her şehrinde yanmaya devam ediyor.
Tophane’nin yamaçlarında bir sur duvarına yaslanırken…
İznik’te bir avludan içeri girerken…
Cumalıkızık’ta taş sokağın kıvrımına bakarken…
Ya da Diyarbakır surlarında…
Her yerde onun izi, onun sesi, onun öğüdü var.
Bu ülkenin kültürel mirasını sırtlayan bir adamdı o.
Yorulmadan, yılmadan, yakmadan, yıkmadan…
Yaşatarak mücadele etti.
Allah rahmet eylesin.
Işıklar içinde uyusun.
Türkiye onu unutmayacak.
Çünkü o, bu ülkenin belleğiydi.

Bizde Elazığ Mavi Haber Gazetesi olarak sayın hocamıza Allah’tan Rahmet sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyoruz.


Kaynak: bursahakimiyet.com.tr

Mavi Haber Merkezi

Bakmadan Geçme