• Haberler
  • Sağlık
  • Prof. Dr. Caner Feyzi Demir MS Hastalığı Genç Erişkin Kadınlarda Daha Sık Görülüyor

Prof. Dr. Caner Feyzi Demir MS Hastalığı Genç Erişkin Kadınlarda Daha Sık Görülüyor

Fırat Üniversitesi Hastanesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Caner Feyzi DEMİR, Multiple Skleroz (MS) hastalığı hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Prof. Dr. Caner Feyzi DEMİR, MS’in merkezi sinir sistemiyle ilgili bir hastalık olduğunu belirterek, MS’in miyelin adı verilen koruyucu sinir kılıfının hasar görmesiyle oluştuğunu söyledi. Merkezi sinir sisteminin beyin ve omurilikten meydana geldiğini ifade eden Demir, miyelinle ilgili bozuklukların en sık görülen tipinin MS olduğunu, hastalığın özellikle genç erişkinlerde görüldüğünü, kadınlarda ise erkeklere oranla üç-dört kat daha fazla rastlandığını dile getirdi. Bu hastalığın bağışıklık sisteminin yanlış hedef seçerek vücut dokularına zarar vermesiyle geliştiğini, yani bağışıklık sisteminde bir zayıflık olmadığını, asıl problemin bağışıklık sisteminin yanlış hedeflenmesi olduğunu vurguladı.

MS hastalığının genellikle ataklarla seyrettiğini belirten Prof. Dr. Caner Feyzi DEMİR, hastaların çoğunlukla görme kaybı, baş dönmesi, vücudun bir tarafında uyuşma ve denge bozuklukları gibi şikâyetlerle başvurduklarını söyledi. Tanı koyarken hastanın öyküsü ve nörolojik muayenesinin büyük önem taşıdığını, ardından beyin veya omurilik MR’ı istendiğini belirten Demir, MR görüntülerinde “plak” adı verilen ve miyelin kaybını gösteren lekelerin saptanabildiğini ifade etti. MS tanısında belirli kriterlerin bulunduğunu kaydeden Demir, bunlardan birinin “zamansal ve mekânsal yayılım” olduğunu; yani farklı zamanlarda ve farklı bölgelerde plakların görülmesinin tanıda önemli olduğunu dile getirdi.

Tanı sürecinde beyin-omurilik sıvısından da örnek alındığını aktaran Prof. Dr. Caner Feyzi DEMİR, ayrıca bazı dışlayıcı testler yapılarak kesin tanıya ulaşıldığını belirtti. Tanı kesinleştikten sonra tedaviyi üç ana başlık altında ele aldıklarını; bunların atak tedavisi, atakları önleyici tedavi ve semptomatik tedavi olduğunu ifade etti.

Atak tedavisinde kortizon tedavisi veya plazmaferez (kan değişimi) yöntemlerini uyguladıklarını söyleyen Prof. Dr. Caner Feyzi DEMİR, daha sonra atakları önlemeye yönelik tedavilere geçtiklerini ifade etti. Başlangıçta daha hafif ilaçların tercih edildiğini, ancak hasta ilaç kullanmasına rağmen ataklar devam ederse veya MR’da yeni plaklar görülürse bir üst tedavi basamağına geçildiğini belirtti. Bu aşamada bağışıklık sistemini daha güçlü baskılayan ilaçların kullanıldığını, buna rağmen yeni ataklar veya plaklar saptanırsa en üst düzey tedaviye geçildiğini söyledi.

Üst düzey tedavide en çok kullandıkları ilaçların yeni kuşak ajanlar olan monoklonal antikorlar olduğunu ifade eden Prof. Dr. Caner Feyzi DEMİR, atakları önleyici tedavinin yanı sıra semptomlara yönelik de çeşitli yöntemler kullandıklarını aktardı. En sık görülen spastisite (kas sertleşmesi) için tedaviler, botulinum toksin uygulamaları ve fizik tedavi yöntemlerinin uygulandığını; ayrıca ürolojik problemler için üroloji uzmanlarıyla birlikte hareket ettiklerini söyledi. MS hastalarının günlük yaşamını zorlaştıran yorgunluk gibi ciddi semptomlarda ise davranışçı yaklaşımlar önerdiklerini sözlerine ekledi.

Mavi Haber Merkezi

Bakmadan Geçme