Kıymetli okurlarım, uzun zamandır köşe yazılarımla sizlerle birlikte olamıyorum.
Malumunuz olduğu üzere Mavi TV YouTube kanalımızda her hafta program ortağım Av. Cengiz Gülaç ile düzenli olarak şehrin gündemini farklı bakış açılarıyla bazen konuşuyor, bazen de tartışıyoruz.
YouTube kanalı üzerinden yapmış olduğumuz ortalama 1 saatlik program Elazığ tarihinin izlenme rekorlarını kırıyor. Bunun için doğru bilgileri bizden aldığını düşünerek programımızı düzenli izleyen hemşerilerimize sonsuz şükranlarımı sunuyorum.
Hem program hem de köşe yazısı, dilimizin de sivri olması hasebiyle, bazen şehirde dengeleri bozuyor. Bu sebeple köşe yazısı yazmaya biraz ara vermekte fayda gördüm.
Yalnız bu arada meydanı boş bırakmış olduğumuzu da fark ettim. Doğal olarak “tabiat boşluk kabul etmiyor”.
Şimdi sözü fazla uzatmadan bu haftaki konumuza geçiş yapalım…
Meslek hayatımda en nefret ettiğim şeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Anlama ve ayrıştırma kıtlığı yaşayan, bu konuda özürlü olan insanlara cevap vermek inanın bana zül geliyor.
Hele o kişi bu şehir de sözü muteber olan biri ise tahammül seviyem infilak ediyor! Hele o kişi bizim sektörümüzde yazar - çizer biri ise neredeyse intihar etmeyi düşünüyorum! ( Tabi ki mecazen).
Kıymetli okurlarım, geçen haftaki Sansürsüz programımızda İçişleri Bakan Yardımcımız Mehmet Sağlam beyin Elazığ ziyaretindeki gözümüze ve gönlümüze hoş gelmeyen şeyleri programımızda kırmadan ve incitmeden eleştirmiştik.
Eleştirdiğimiz şey, Türkiye tarihinin en uzun süreli bakan yardımcısı Şuay Alpay (10 Yıl) ve şehrin ekâbir takımı oradayken, 2 yıllık İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Sağlam, Ticaret Borsası başkanımızın makam koltuğuna oturarak basına demeç veriyordu. Bakan Yardımcımız Mehmet Sağlam’ın bu hareketinin etik olmadığını eleştirdik.
Empati yaptım ve açıkçası o ortamda Şuay Alpay’ın yerinde olmak asla istemezdim.
Görmeyenleriniz için fotoğrafı köşe yazısının altına bırakacağım.
Malumunuz olduğu üzere Elazığlı 3 tane bakan yardımcısı var. Mehmet Sağlam hariç hiçbiri bu şehirde davul zurna ile karşılanmadı. 3 yaşında Elazığ’dan çıkmış olan Mehmet Sağlam siyasetini de Adana şehrinde ( Ak Parti il başkanlığı ve Milletvekili adaylığı) yapmış. Yani bakan yardımcısı olana kadar Elazığ ile doğru düzgün organik bir bağı olmamış.
Bunları Mehmet Sağlam’ı eleştirmek için asla söylemiyorum. “Hayatını bu şehirde geçirmiş, siyasetini bu şehirde yapmış olan bakan yardımcılarımızı neden davul zurna ile karşılamıyoruz” diye eleştiri yapıyorum.
Konu tamamen bundan ibaret başka hiçbir şey yok.
Lakin bazı aklı kıt olanlar konuyu özünden çıkararak başka yerlere çekmenin derdindeler.
Haberkent Gazetesi köşe yazarı Ramazan Yıldırım, elma ile armudu karıştırmış köşesinde, bizleri eleştirmiş.
Ne demiş zatı muhterem “Mehmet sağlam Palu bölgesine yol yapmış, su getirmiş vs. Neden bunları konuşmuyorsunuz?”
İyi de zatı muhterem, biz bu şehre neler yapmış konularını konuşmuyoruz ki!
Biz Şuay Alpay’ın da hizmetlerini anlatmadık ki!
“Elazığlı değil” demedik ki!
“Elazığ’a hiçbir hizmeti yok” demedik ki!
“İyi bir bakan yardımcısı değil” demedik ki!
Ramazan kardeşim bari sen dinlediğini anla, gözün sevem!
Sen böyle yaparsan biz normal vatandaşa nasıl derdimizi anlatacağız?
Neyse konuyu uzatmaya gerek yok.
Ramazan kardeşime bir sual sorup köşemi kapatayım.
Ramazan Kardeşim, 10 yıldır bakan yardımcısı olan Şuay Alpay Palulu olsaydı, 2 yıldır bakan yardımcısı olan Mehmet Sağlam Palulu olmasaydı da bu köşeyi yazar mıydın?
Elazığ küçük yer kardeşim herkes biri birini bilir!