Polyanna’ya tecavüz etmişler “Allah’tan g.tü kurtardık” demiş. Son gelen zam tufanından sonra psikolojimiz Polyanna ile benzerlikler taşıyor. Umarım g.tü kurtarırız da, Polyanna’dan daha kötü duruma düşmeyiz.
15 Temmuz gecesi salalar ile karşıladığımız zamlar gerçekten vatandaşın nefesini kesti. 15 Temmuz Demokrasi Bayramını kutlamayı beklerken, karalı bayram olan zam bayramının yasını tutmaya başladık bile…
Doların hızla yükselişi, benzine ve motorine gelen astronomik artışların gıda fiyatlarına henüz daha tam olarak yansımaması “ Bu daha işin lelesi” anlamına geliyor. Lololara geleceğimiz günlerin eli kulağında…
Ümidimiz; Cumhurbaşkanımızın her ekonomik kriz dönemlerinde Arap Ülkelerine yapmış olduğu Euro bazlı seyahatler…
Katar hariç pekte sevilmediğimiz Arap Ülkelerinden ne karşılığında para bulabileceğiz! Buda ayrı bir muamma.
15 Temmuz darbe girişimine destek veren Birleşik Arap Emirlikleri’nin kendisini affettirmek için Türkiye’ye milyar Eurolar vereceğini düşünecek kadar saf olmayı isterdim.
Çok kötü günlerin habercisi olan “Bu daha iyi günlerimiz” sözünü her ne kadar duymak istemesem de, acı gerçeğin ta kendisi.
Aslında Polyanna’nın travmatik ve acı veren kaderini yaşamaktansa, Polyannacılık oynamak bu süreci daha az hasar ile geçirmemize sebep olabilir.
1978 yılında Margaret Matlin ve David Stang tarafından Polyannacılık kısacası ( Dünya’yı hep güllük gülistanlık görmek) felsefesi bu dönem için ülkemizin insanlarına bir çıkış kapısı olabilir.
Margaret Matlin ve David Stang’dan önce bu felsefe İslam dininde “ne olursa olsun şükür etmek” felsefesi ile örtüşüyor. Lakin Polyannacılık ile İslam’da ki şükür etmek arasında çok ciddi fark vardır. İslam dininde şükür etmek; Beşerden gelene değil, Allah’tan gelene şükür etmek anlamına gelmektedir. Burada “Feraset” kavramı ön plana çıkmaktadır.
Allah’ın bizlere bahşettiği aklımız ile yaptığımız hataların kader olduğunu düşünmek tek kelime ile cehalettir.
Neyse dini konularda burada fetva verecek durumda değilim. Biz tekrar Elazığlılar olarak polyannacılık nasıl oynarız ona bakalım.
Aslında Polyannacılık felsefesinin Elazığ literatüründe ki karşılığı “ kendi kendine deli süsü vermek”. Elazığlıların kullanmakta profesyonel olduğu bu psikolojik atraksiyon, bizlere bu ekonomik çıkmazı aşmakta da yardımcı olabilir!
Delileri ile meşhur olan şehrimizde kendimize deli süsü vermek pek te zor olmasa gerek.
Buradan tüm hemşerilerimize tavsiyem, kendi kendinize deli süsü verin ve uyuyormuş numarası yapın. Belki daha az acı çekesiniz!
Eğer bunların hiçbirini yapamıyorsanız o meşhur sözü sizlere alternatif olarak sunabilirim. “Tecavüz kaçınılmazsa zevk almaya bakın”
Veya Gırnatacı Ali Cabbar’ın düştüğü vahim durumu düşünerek Gülmez tepesinde efkar dağıtabilirsiniz. “Baban der, al gırnatanı oğlum akşama düğün var. Yürü Ali Cabbar. Sevdiği kız başkasına varmış, oynar el oğluyla çalar Ali Cabbar”
Ekonomik krizi yaşamak mı? Yoksa Ali Cabbar olmak mı?
Siz yine en iyisi şükür etmeye devam edin!