
CUMHURİYETİN KAZANIMLARI
Cahit Zirgüleli
Bu yılki cumhuriyet bayramı kutlamalarını izlediniz mi? Birçok cumhuriyet bayramı kutlaması izledim şimdiye dek. Bu kadar coşkulu, bu kadar halkla iç içe bir kutlama inanın görmedim.
Yıllardır cumhuriyeti halkın sahiplenmesini istiyordu ya okumuş, kendini cumhuriyetin kurucusu ve kollayıcısı olarak gören malum kesim, nihayet emeline ulaştı. Halk, coşkulu bir şekilde cumhuriyete sahip çıktı, bayrağını kapan kutlamalara şevkle koştu.
Sanırım cumhuriyetin manasını da hakkıyla idrak etti. Peki, bu coşkuyu sadece yüzüncü yılın coşkusu olarak değerlendirmek doğru olur mu, acaba?
Ben bu yorumun bir yönüyle doğru ama eksik olduğunu düşünüyorum.
Yakın coğrafyamızda son 20 yıl içinde yaşananlar, cumhuriyeti kuranların ne kadar yüksek bir öngörüye sahip olduğunu bütün çıplaklığıyla ortaya koydu. Bugün baktığımızda totaliter, tepeden inmeci olarak rahatlıkla değerlendirebileceğimiz uygulamaların aslında bu coğrafyanın doğal bir sonucu, ne yalan söyleyeyim, olması gerekeni olduğunu acı bir şekilde öğretti bize.
Ne diyordu İbni Haldun “Coğrafya kaderdir.”
Bu coğrafyada güçlü bir ordunuz, caydırıcı bir gücünüz yoksa hem vatanınızı hem şerefinizi kaybedersiniz. Yaşadıklarımız bunu net olarak ortaya koydu.
Bence bu yılki kutlamalar bu acı gerçeği kavrayan insanımızın bunu somut bir şekilde gösterdiği kutlamalar olması bakımından bir milat olacak.
Fakat malum kesim durur mu? Ne gezer!.. Yine halkı cumhuriyetten soğutan önemli bir elit hastalığı nüksetti: Tek tipçi bakış açısı.
Yani cumhuriyeti ancak benim sevdiğim gibi sevmelisin ve bu sevgini de benim istediğim gibi göstermelisin hastalığı. Kardeşim bırak, herkes istediği gibi belli etsin cumhuriyeti nasıl sevdiğini.
Kendi meşrebince kutlasın. Ne karışıyorsun? Ama yok illa ben tek severim, siz sevemezsiniz küstahlığı. Neyse ki köprünün altından çok sular aktı. Artık hot zotla, jandarmayla, karakollara çektirmekle millet zapturapt altına alınamıyor. Çok da güzel oluyor.
Bir başka dönüşüm de siyasal İslamcılarda oldu. Siyasal İslamcılar da son yıllarda ivmelenmiş bir şekilde cumhuriyetle ve onun kazanımlarıyla barışma noktasına geldiler. Nasıl gelmesinler ki.
Filistin meselesine bir bakın. Bu meselede dünya çapında ciddi anlamda -onların jargonuyla diyeyim- “laik TC” dışında ses çıkaran başka bir Müslüman devlet var mı? Batı Şeria’daki kardeşleri bile bizim kadar yanmadı, sesini yükseltemedi onlar için. Bu da cumhuriyetin bir kazanımıdır. Siyasal İslamcılar “laik TC” söylemini artık pek fazla kullanmayacak gibiler.
Neyse Mevlana’nın dediği gibi söz uzatılınca maksat unutulurmuş. Öyleyse son söz olarak diyoruz ki “Yaşasın Cumhuriyet!”