
BEN ARTIK EŞEKLERLE KONUŞMUYORUM!
Cengiz Gülaç
Evvel zaman içinde kalbur saman içinde. Develer trol iken, bir zamanlar memleketin sözde abisi olan pireler belediye başkanı olmayı hayal eder iken!…
Oyu silikonlu bir mankenle aynı olmayan bir çoban hayvanlarını otlatıyormuş. Yanına bir derviş gelmiş. Hal hatır faslını geçtikten sonra derviş çobana:
-Bu köpek senin mi?
-Benim.
-Onunla konuşabilir miyim?
-Köpek konuşmaz ki!
Çoban, dervişin saf bir adam olduğunu düşünmeye başlamıştır ki derviş köpekle sohbete başlamış:
-Nasılsın?
-Fena değil! (Çobanın şaşkınlığını düşünün artık. Çobanın yüzü, karanlıkta Recep Tayyip Erdoğan görmüş Kılıçdaroğlu gibi olmuş!)
-Bu adam senin sahibin mi?
-Evet.
-Sana iyi davranıyor mu?
-Evet, çok iyi davranıyor. Günde iki kez beni tuvalet için gezdiriyor, bana yemek veriyor ve benimle oynuyor…
Derviş hafif bir artistlikle yeniden çobana dönüp:
-Bu at senin mi?
-Evet.
-Onunla konuşabilir miyim?
Çoban, köpeğin konuşmasıyla yaşadığı şaşkınlığı üzerinden atamasa da mantığına güvenerek, “Atlar konuşmaz ki!” diye cevap vermiş. Bunun üzerine derviş ata yaklaşmış:
-Nasılsın?
-Fena değil. (Çoban heyecandan kalp krizi geçirdi, geçirecek!)
-Bu senin sahibin mi?
-Evet.
-Sana nasıl davranıyor?
-Çok iyi. Bana her gün gerekli yürüyüşleri yaptırıyor, fazla yük yüklemiyor, her antrenmandan sonra terimi siliyor. Ayrıca benim için içinde yiyecekler olan bir de ahır yaptı…
Derviş artık iyice artiste bağlamıştır! Havalı şekilde çobana sormuş, bu eşek senin mi?
Çoban cevap vermiş:
-Benim ama peşinen söyleyeyim, çok yalancıdır!..
*****
Belediye seçimleri yaklaşıyor.
Hepimiz biliyoruz ki bu aziz şehrin konuşmayı en çok sevdiği konu belediyedir.
Dünya, üçüncü büyük savaş mı çıkıyor diye dertlenirken, savaş çıksa ve Allah muhafaza Türkiye bu savaşa girse Elazığ Belediyesiyle ilgili dandik bir dedikodu kadar şehirde konuşulmaz.
Yarın birçok kişi şehrülemin olma hayaliyle yatağa girecek ve sonunda Allah içlerinden sadece bir kişiye nasip edecek.
Allah herkesin gönlüne göre versin. İnsanların hayalleri kendileri için kıymetli olabilir ama memleketin akıbeti de bizim için mühimdir.
Duyduklarım doğruysa, bir vakit “Elazığ’ın abisi” iddiasıyla ortalıkta gerdan kırıp dolaşırken bugün memlekete gelecek yüzü olmayanlar da belediye başkanı olma hayali kuruyormuş.
Peşin peşin söyleyeyim.
Ben de onların yeni hayallere yelken açmasını sabırsızlıkla bekliyorum!
Hem de ne bekleyiş!
Üstat Necip Fazıl diyor ya:
“Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan bir günahı,
Seni beklediğim kadar.”
Bu bunaltıcı sıcaklarda buluta hasret kaldık ya, içinde “Bulut” olmayan hayalim kalmadı!
Pençelerimi biledim! Sonsuz bir aşkla bekliyorum!..
*****
Çoban eşeği ile ne yaşamış bilmiyorum. Bildiğim…
Bu çağda artık hikâye kahramanı bir derviş olmadan eşeklerle sohbet etmek mümkün! Misal ben, çok eşekle sohbet ettim, çok eşek sırtıma bindi!
Tesadüf müdür, bilinmez, benim eşeklerin de hepsi yalancıydı!
Sırf Medeni Kanun “Asıl olan iyi niyettir” dediği için peşinen insanlarla ilişkimde iyi niyeti esas aldım ve bunu benim eşekliğime yoranlar oldu. Sırtımın boş kalmaması bundandır…
İçinden “Biz buna iki kardeşim deriz ve sırtına binmeye devam ederiz” diye geçirenler yanılıyor.
Ben artık eşeklerle sohbeti kestim.
Belim ağrıyor, kimseyi taşıyamam!
Ve ben artık çobanım…
*****
-Eşek kardeş, bu Cengiz senin neyin?
-Çobanım.
-Sana iyi davranıyor mu?
-Çok acıtıyor!..