Cahit Zirgüleli

GÜMÜŞ KAŞIK

Cahit Zirgüleli

“Ağzında gümüş kaşıkla doğmak” deyimini duyanınız mutlaka vardır. Peki, nereden gelmiş bu deyim diye hiç araştırdınız mı? Ben araştırdım, daha önce söylemiştim ben aynı zamanda araştırmacı bir köşe yazarıyım. Araştırmacı köşe yazarıyım derken öyle kütüphanelere giden, kitap karıştıran demode köşe yazarları aklınıza gelmesin!.. Tabii ki internetten google’a sorarak yaptım araştırmamı!.. 

İnanır mısınız bu derin araştırmalarım sonucunda ilginç bilgilere de ulaştım. Araştırmacı kimliğimin yanına paylaşmacı özelliğimi de ekleyerek bu bilgileri siz değerli okurlarımla paylaşıyorum. 

Hadi yine iyisiniz, hiç zahmet çekmeden bir sürü bilgi sahibi olacaksınız yine!.. 
Meğer antibiyotiklerin keşfinden önce mikropları öldürmek için gümüş kullanılıyormuş. İlk olarak milattan önce 400’de Hipokrat gümüşün mikrop öldürücü özelliklerini tanımlamış. 

Roma döneminde askerlerin su ve yemek kapları sadece gümüşten yapılırmış. Yaraları gümüş ile tedavi edilirmiş. 
Kuyulara gümüş paralar atılırmış ki su mikroplardan temizlensin. Yine eski zamanlarda bebekler gümüş kaşıkla beslenirmiş. Hatta zengin aileler bebeklerine doğumdan sonra bu gümüş kaşıkları emdirirmiş ki bağışıklık sistemleri güçlensin ve mikroplardan korunsunlar. 

İşte “ağzında gümüş kaşıkla doğmak” deyimi de buradan türemiş.
Peki, bizimle ilgisi ne, sadede gel dediğinizi varsayarak sözü Elazığ’a getirmek istiyorum.

“Ağzında gümüş kaşıkla doğmak” doğuştan hayat tarafından torpilli insanları tanımlamak için kullanılan bir deyim. İşte bu deyimin bizim Elazığ’ımızla ilgisi tam da bu noktada başlıyor. 

Misal, şehrin imarını berbat etmiş, mimari eser diye şehri ucubelerle doldurmuş, şehrin en güzel, en yeşil caddesini beton yığınına çevirmiş olsanız bile –sanırım ağzınızda gümüş kaşıkla doğmuş olduğunuzdan- yerel yönetimlerde duayen isim olarak anılabilirsiniz. 

Misal, uzun siyasi yaşamınız boyunca hiç kimsenin beğenisini kazanmamış, insanlarla sorunlu ilişkiler kurmuş, milletvekilliği döneminde bir icraat yapmamış, o partiden bu partiye geçmiş olsanız bile –sanırım ağzınızda gümüş kaşıkla doğmuş olduğunuzdan- partinizin önemli yönetim kademelerinde görev alabilirsiniz. 
Misal, vekilliğiniz döneminde bol bol şov yapmış, bir yaralı parmağa bile (yok o aklınıza geleni yazmayacağım) pansuman yapmamış, birçok söz verip, sözünüzü tutmamış olsanız bile –sanırım ağzınızda gümüş kaşıkla doğmuş olduğunuzdan- tekrar tekrar vekil seçilip kahraman olabilirsiniz.

Misal, yöneticiliğiniz müddetince tek bir olumlu işe imza atmamış, kurumdan kibirden yanınıza yaklaşanların ikrah ettiği bir kişiliğiniz olsa bile –sanırım ağzınızda gümüş kaşıkla doğmuş olduğunuzdan- bir kuruma müdür atanacağında akla ilk gelen isim olabilirsiniz.

Benim aklıma gelen bazı misaller bunlar. Ama haydi itiraf edin, sizin de aklınıza sırf ağzında gümüş kaşıkla doğduğundan güzel Elazığ’ımızda makam ve mevki sahibi olmuş birçok isim geldi değil mi?

Yazarın Diğer Yazıları