Cahit Zirgüleli

MÜLAKATI SOMER, MEHMET VE DANİLO ŞEFLER YAPSIN!

Cahit Zirgüleli

Televizyonlarda bu sıralar yemek üzerine yapılan birçok program var. Bunlardan birisi fenomen olmuş durumda. Adı Master Şef (İsmi bilerek okunuşuna göre yazdım. Yoksa İngilizce bilmediğimden değil!..)

Yemek yapma konusunda hayli mahir ve iddialı genç yarışmacılar, yemek yapıyor, başlıkta ismi geçen jüri üyeleri de bu yemekleri değerlendirip kimin gideceğine, kimin ise yarışmaya devam edeceğine karar veriyorlar. 

Yalnız şu dikkatimi çekiyor. Yarışmacı gençler ne kadar bilgili ve yetenekli olurlarsa olsunlar jürinin değerlendirmesine hiçbir şekilde itiraz etmiyor, değerlendirmelerin de doğruluğunu tasdik ediyorlar. Bizim gibi Doğulu toplumlarda pek görülmemiş bir şey bu objektif değerlendirme tarzı.

Gün içinde TV’lerde bu türden başka yemek yarışmaları da var. Şimdi diyeceksiniz “A Cahit Bey, biz sizin gibi tüm gün TV başında oturup yemek programı mı izliyoruz?” Haklısınız.

Ama ne yapayım. Ben halkın içinden gelen, halk gibi yaşayan bir köşe yazarıyım. Ve ev hanımları da benim okur kitlemin önemli bir parçası. 

Neyse konuyu dağıtmayalım burada ciddi bir sosyolojik tespit aşamasındayım. 

Bu yarışmalarda ise entrikalar, adam kayırmalar, kıskançlıklar, kısaca tam bize özgü durumlar gırla gidiyor. Yarışmada birinci olmak için önce şirin gözükmeler, birbirini kayırımalar; işi bitince her türlü çirkeflikler…

Bizim devlete öğretmen, memur alma işlerinde de sistem, bu ikinci türden yemek programlarına çok benziyor. İşe alımlarda da tıpkı bu yemek programlarındaki türden garip bir mülakat sistemi işliyor. 

Normalde liyakat sahiplerinin işe girmesini, o işi en iyi şekilde yapan kişinin belirlenmesini sağlayacak mülakat uygulaması, bizde ne yazık ki şark tipi kurnazlıkla dayısı olanın, olmayanların önüne geçtiği bir sisteme dönüştürülmüş durumda.

Hatta o işi hak eden genç bile hakkını alabilmek için birilerine ağız eğmek durumunda kalıyor. Benim naçizane görüşüm uygulanan bu sistemin bireye, topluma, devlete hatta bu sistemi uygulayan siyasi yapıya birçok zararı olduğu yönünde. 

Bireye zararı var çünkü daha en baştan o konuma torpille geldiği için ahlaki bir erozyon yaşamak durumunda. Topluma zararı var çünkü yapılanlar adalet duygusunu törpülemekte. Devlete zararı var çünkü liyakat sahiplerinin hak ettikleri makamda olmaması yönetimde bozulmalara neden olmakta.

Bu adaletsiz yöntemde ısrar eden siyasi yapı ise bunun yarattığı olumsuzluğun kendisine düşman bir kitle oluşturduğunu nasıl görmüyor, anlayabilmiş değilim. Mesela 30 bin kişilik alım yapılacağı zaman üç katı yani doksan bin kişi mülakata çağrılıyor. İşe giremeyen 60 bin kişi haksız yere elendiğini, dayısı olanın kazandığını iddia ederek faturayı siyasi iktidara kesiyor.  

Sözü bu kadar döndürüp dolaştırdıktan sonra sadede geleyim. Milli Eğitim Bakanımız madem öğretmen alımlarında mülakat kesinlikle olacak diyor, o zaman benim de teklifim mülakatı Somer, Mehmet ve Danilo şefler yapsın!

İnanıyorum ki bu isimlerin şu ana kadar gösterdikleri objektif tavır, gençler tarafından da takdir ediliyor. Bu isimlerin yapacakları değerlendirmeler onları da kesinlikle tatmin edecektir.

Yazarın Diğer Yazıları