BİR YOLSUZLUK İDDİASI DAHA
Cengiz Gülaç
Anlatacağım olayda sadece yolsuzluk yok, eğer doğruysa namussuzluk ve şerefsizlik de var!
Başlayalım…
6 Şubat depreminde bütün ülke ayağa kalkmıştı. Herkes elinden geleni yapmaya çalışıyordu. Deprem bölgesine yardımlar sel gibi akıyordu.
Ayağa kalkan sadece Türkiye’de yaşayan insanlar değildi. Yurt dışında yaşayan soydaşlarımız da Türkiye ile ağlıyordu ve bir şekilde imkânları ölçüsünde yardımcı olmak istiyorlardı.
Avrupa’da yaşayan bir grup hayırsever iş insanı aralarında para topluyorlar ve Malatya, Adıyaman, Kahramanmaraş ve Hatay’a yemek yardımında bulunmak istiyorlar. Malatyalı bir kişi üzerinden Elazığlı bir yemek firmasını buluyorlar.
Yaklaşık olarak günlük 20 ile 25 bin öğün civarında bir yemek sayısında anlaşıyorlar. Bir ayın üzerinde bu yemek yapımı sürüyor. Toplam öğün sayısı 700-800 bine yaklaşıyor ama tam sayı belli değil.
Elazığlı yemek firmasına bazı ödemeler de yapılıyor.
Günlük 25 bin yemek üretmek için yaklaşık olarak 250 insanın çalışması lazım. Bu sayıdaki bir yemeği deprem bölgesine ulaştırmak için ise her gün yaklaşık olarak 25 minibüsün dağıtım yapması lazım.
Firmada çalışan işçi sayısı 6-7 civarında. Minibüs sayısını hiç sormayın bile!
Sonuç…
Deprem tarihi itibariyle 60-70 milyon liralık bir yemek hiç yapılmamış. Kura vurduğunuzda rakam bugün 100-150 milyon liraya geliyor.
Deprem bölgesine böyle bir yemek hiç gitmemiş.
Ha, firma küçük ticari aracın arkasına yemekle alakalı birkaç malzeme koymuş ve deprem bölgesinde yemek dağıtılıyor gibi fotoğraflar çekip hayırseverlere göndermiş. Hepsi bu kadar…
Olayı bana anlatan kişi savcılığa gidiyor. Şikâyette bulunmak istiyor. Onun anlattığına göre savcı dinledikten sonra şahsı gönderiyor ve resmi şikâyetini almıyor.
Firmanın ismini, cismini, kişileri biliyorum.
Peki neden yazmadım?
Olayı anlatan kişi yemek sektörünün içinden, tanıdığım birisi. Gerektiği takdirde ismini de yazacağım ancak olay resmiyet kazanmadığı için firma ismini ve kişileri şimdilik yazmadım.
Savcılık bu yazıyı ihbar kabul ederse detayları veririm ve şikâyetçi olmak isteyen kişiyi de savcılığa açıklarım. Aynı şekilde valilik de olayın üzerine gitmek isterse bütün bilgileri paylaşırım.
*****
6 Şubatta on binlerce insanımızı kaybettik. On binlerce ocağa ateş düştü. Bütün o on binlerce trajedi içinde halen daha unutamadığım bir fotoğraf var.
Bir baba oturmuş. Sırtında işçi yeleği var. Kızı göçük altında. Sadece bir eli dışarıda. Kız ölmüş…
Baba kızının elini tutmuş, bırakmıyor…
Binlerce baba, anne, evlat öldü. İnsanlar çaresizce yakınlarının çığlıklarını dinledi.
Yakınlarınızın ölmesini engelleyemedik belki ama hiç olmazsa bir kap yemekle biz de üzerimize düşeni yapalım diyen hayırsever insanların gavur ellerinde topladığı paraya göz dikmek!..
Ulan hiç şerefiniz yok mu!
Ulan hiç onurunuz yok mu!
Ulan o parayı çağanıza çoluğunuza nasıl yediriyorsunuz!
Ulan hiç Allah’tan da mı korkmuyorsunuz!..
Sayın savcım, sayın valim,..
Peşini bırakmayın!
Peşini bırakmayacağım…