Metin Erol

AK PARTİ'NİN ADAY BELİRLEME TARZI NE OLACAK?

Metin Erol

Uzun zamandan bu yana yazdığım yazıların kahir ekseni yaklaşan belediye seçimleri ve kimin aday olması yönünde tahminlerden ibaretti.

Kendi kendime yazıp çizip ‘Şu şöyle olursa bu da bu şekilde sonuçlanabilir’ minvalinde azıcık ümit, biraz tahmin, biraz da gözleme dayalı ifadelerle doluydu.

Ben de biliyorum ki, özellikle iktidar partisi bir isme karar verecekse, ne kamuoyu, ne anket, ne de temayül dinler…He bütün bu

saydıklarımı önemser ama nihayetinde bildiğini okur.

Şehrin 21 yıllık AK Parti siyasi şeceresi bu saydıklarımı destekler bir sürü örnekle dolu.

Misal: Sermin Balık

Misal: Zülfü Demirbağ

Ya da, Mücahit Yanılmaz…

Daha fazla isim yazmam elbet mümkün fakat maksadımın anlaşıldığı kanaatindeyim.

Şimdi (bkz) niyetiyle bahsettiğim bu isimler, ‘niye biz anketten, temayülden çıkmadık mı?’ diye sitem de edebilir.

Çıkmadılar!

Kamuoyu da istemedi; ama AK Parti onları liste birden, ya da belediye başkan adayı olarak önümüze sundu!Yaptığı işler noktasında

herhangi bir şey beyan etmeyeceğim. 

Zira örnek olarak verdiğim bu isimler özelinden eleştiri, hem diğerlerini kayırma anlamı taşır hem de ‘geçmişe mazi derler’ söylemini önüme getirir.

E tabi geçmiş geçmişte kaldı da iktidar partisinin isim belirleme ritüelleri değişmedi; ya da tarzı.

Adayınız bu!

‘Hayırlı edin bakayım’ da diyebilir, yukarda saydığım kriterleri devreye de alabilir.

Şunun şurasında ne kaldı canım.

Aralık ayının ilk haftası ya da ortası dedin mi isim de belli olur zaar…

*****************************************************************

Bu gün bana ayrılan köşe de iki farklı konuya değinmek istedim.

Yaklaşan yerel seçimlerde biz sadece belediye başkanı için rey kullanmayacağız ki!

Şehirde, merkezde yaşayanlar belediye meclis üyeleri için de oy kullanacakken, kırsalda ikamet eden benim gibi insanlar ise muhtar ile beraber il genel meclis üyelerini de belirlemek için de sandık başına gitmiş olacaklar.

Yazımın ilk diliminde belirttiğim tepeden atama yöntemleri maalesef uzun dönemler boyunca hep kendi adamlarını yerleştirme, meclis başkanı yapma çabasıyla sonuçlandı.

Hayatın doğal akışı da diyebilirsiniz bu duruma; fakat keşke azıcık kültür, donanım, liyakat gibi unsurları da göz önünde bulundurmuş olsalar.

Bahsettiğim bu donanımsal ve yazılımsal eksiklikleri bütün belediye meclis üyelerine ya da il genel meclis üyelerine atfetmek bir çoğu için haksızlık olur.

Çok güzel isimler var kuşkusuz ve onlar kendilerini çok iyi biliyor.

Sözüm olmayanlara!

Onlar da kendilerini çok iyi biliyor…

Birkaç gün önce, benim de çok sevdiğim, kıymetli bir arkadaşım Av. Ömer Faruk Çelik, il genel meclis üyesi adaylığını açıkladı.

İnanın çok mutlu oldum.

Duruşu ve yetenekleriyle güzel hizmetler yapacağına emin olduğum bu nahif insanın  sadece meclis üyesi olması yetersiz bir görevlendirme olacağı hissiyatındayım.

Meclis başkanı  olmalı!

Temsil noktasında ağır, kültürlü, sözünü tartarak konuşan, insana önem veren birinin böylesi bir makamda bulunması özel idarenin hizmetleri hususunda daha iyi işler çıkarması manasına da gelir.

Bunu derken mevcut başkanın ‘niye baba ben öyle değil miyim?’ sözlerini duyar gibiyim!Buna cevap vermeyeceğim!

Ayinesi iştir klişesi ortada.

5 yl boyunca, her ay toplanan meclisin açılış konuşmasını iki satırla sınırlandıran Sayın Başkanın, kabiliyetinin nelere matuf olduğu kendini yakinen tanıyan biri olarak malumumdur.

O yüzden bu ifadeler kafi!

İşte bu yüzdendir ki, bu mecralarda da köklü ve nitelikli değişim de elzemdir.

Ömer Bey, ümidi mi arttırdı, umarım başarılı olur.

Yazarın Diğer Yazıları