Metin Erol

BİR YANLIŞ NEDEN BÜTÜN DOĞRULARIMIZI GÖTÜRÜR?

Metin Erol

Çok iyi bir eğitim öğretim hayatımın olduğunu söylemem. O yüzdendir ki, sınavlarda 4 yanlışın bir doğruyu götürmesi hep zoruma gitmiştir. Hayır, teşvik etmek dururken neden cezalandırmak? 

Misal; 4 doğru yapana bir doğru da bizden deseler, ödüllendirseler daha iyi olmaz mıydı? 

Eğitimde bulduğum bu ve benzeri alternatif çözümler, beni siyasetin kısır döngüsünü de, aynı mantıkla yorumlamaya itiyor. Hep bilindik tipte; ya da tanıdık familyaya mensup politik figürler, ‘başka kimse yok mu’ sorusunu akıllara getiriyorsa, tarzımızı değiştirmemizin zamanının geldiğine işaret ediyor olabilir. 

Nasıl olacak bu iş hemen aktarayım. 

Efendim, yerel ya da genel seçimler yaklaşırken, bizler de aday adaylarını konuşmaya başlarız. 

Elbette şehir ahalisinin konuşması, kişiyi istediğimizden değil, bir şekilde karşımıza çıkıyor olmasından.

Biraz para, azıcık soyadı, biraz da çevre, hop oldu bu iş. (Tam tersi kombinasyon da olabilir) 

Kolları bağdaş yapıp bir de billboardlarda fotoğrafımızı paylaştık mı, hop alsana aday adayı.

Kamuoyu yoklamalarında önde çıkan isim bir de temayülden geçti mi, yolu yarıladı demektir.

Klasik tarz!

Adayımız budur denilir, sonra başlanır siyasi çalışmalar.

E bir şekilde güçlü partiden aday olunduysa kazanmak çok zor olmaz.

Başlar sonra genelde kâbus dolu günler.

Seçtiğimiz kişiyi eleştiririz içten içe ama elden ne gelir.

Ya mebus olmuştur ya da belediye reisi. Hiçbir şey olamamışsa, encümen, muhtar vs.

Oturmuştur o koltuğa 5 yıllığına.

Kalkmaz! Zinhar kalkamaz!

Niye kalksın ki? Deli mi ne?

O itibarı, o parayı, ya da o iş bitime şeysini başka ne zaman görebilir ki.

Göremeyeceğini bildiğinden Japon zamkı gibi yapışır koltuğa.

Ben sizin abinizim, ben sizin babanızım, ben sizin dedenizim…

Bulur kendine bir unvan, kara bulut gibi çöker üzerimize.

Üç sene, beş sene demez, her dönemde olayım ister.

O ister, biz tamam deriz

Sonrası hep hüsran.

Oysa, biz kendimiz seçsek adayımızı. Bize dikte edileni değil.

Desek ki, filanca isim bu işi yapar. Hadi gidip bir konuşalım. 

Ticaretinde dürüst, işinde ehil.

Kendisini övmeyen; ama övülen.

Ben yaparım demeyen, sen yaparsın denilen.

Budur diyeceğimiz…

Şu ana kadar bir yanlışımız bütün doğrularımızı götürdü.

Ümidimizi götürdü.

Belki sistemi değiştiremeyiz ama elde olanlar içerisinde bu defa en doğrusunu isteyebiliriz.

Budur der, yanlışı reddederiz.

Yorumlar 1
Nevin Dinç 04 Ekim 2023 14:54

Başkanım uslubunuza hayranım gerçekten. Hiç gülesim yoktu güldürdünüz Allah da sizi güldürsün. Çok güzel bir yazı kalemine sağlık

Yazarın Diğer Yazıları