
BU KADAR MÜSTEHCENLİK NORMAL Mİ?
Hüsamettin Gül
Bu ülkede o kadar çok yolunda gitmeyen şey var ki inanın hangisini gündeme alacağımıza şaşırdık.
Tarım ve hayvancılık konusuyla ilgili birebir üreticiyle görüşmelerim oldu. Can çekişen, yığınla sorunları olan tarım üreticisinin, hayvan yetiştiricilerinin sorunlarını ileri bir tarihteki yazımda kapsamlı olarak yazacağım inşallah.
Gelelim bugünkü gündemimize
Ülkemizde ekonomik çöküntüye paralel ahlaki çöküntünün de aynı oranda yaşanması çok üzücü bir durum.
Son dönemde Türkiye’yi çepeçevre kuşatan ailelerde rahatsızlık oluşturan müstehcenlik, çıplaklık, toplumumuzun genel ahlaki kurallarını tehdit edici boyutlara ulaştı.
Sahiden nereye sürükleniyoruz?
Göbekleri açıkta bırakan yarı çıplak dekolte giyimler,
İç çamaşırları belli eden elbiseler,
Dinimize uygun olmayan gayri ahlaki moda tarzları,
Sormak gerekmez mi?
Bu giyim şekli hangi töremizde var?
Hangi adetlerimizde var?
Müslüman Türk aile yapısına uyuyor mu?
Bu giyim tarzının aynı anda tüm dünyayı kuşatacak şekilde yayılması olayın bir başka düşündürücü tarafı.
Bu moda anlayışı ne mi yapıyor?
Tabi ki aile zarar görüyor.
Ruh köklerimiz dinamitleniyor.
Aileyi korumakla görevli ebeveynler çaresiz kalıyor.
Bu çerçevede toplumu uyarmaya çalışanlar, gerici damgası vurularak saf dışı bırakılıyor.
LGBT faaliyetleri zaten oldukça fazla destek görüyor.
Cinsiyet değiştirme ameliyatları devlet destekli yapılıyor.
Yani genel manada değerlerimiz hızla kan kaybediyor, diyebiliriz.
Bu çerçeveden bakıldığında aileyi korumakla mükellef kurum ve kuruluşlarımız ne yapıyor?
Mesela, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ne yapıyor?
Bu bakanlığın görevleri arasında aile yapımızı korumak yok mudur?
Aile Bakanlığının dışında Diyanet ve milli Eğitim müstehcenlikle mücadele yapıyor mu?
Yoksa bu moda salgınını tehlike olarak görmüyorlar mı?
Bazen çevreden “Boş veeeer zaten her şeyin çivisi çıkmış bununla mı uğraşıyorsunuz.” Sizin başka işiniz yok mu? Diyenler de yok değil.
Evet maalesef ekonomik zorluklarla uğraşan toplumumuzun bu konularda hatta daha bir çok değerlerimiz konusunda hassasiyetleri ötelediği acı bir gerçek..
Geçen hafta Uşak'ta yapılan imam Hatipliler kurultayı sonuç bildirgesinde şu ifadeler yer aldı.
"Yeni dönemde “Nitelikli Gelecek” şiarımız çerçevesinde ve “eğitimde zayi edilecek tek bir fert bile yoktur” ilkesinden hareketle bütün öğrencileri kuşatacak sivil ve gönüllü çalışmalara hız verilmeli; Güzel ahlakla donanmış, bilgili ve öncü nesiller yetiştirmek için aşkla ve şevkle çalışılmalıdır. Unutulmamalıdır ki yarının erdemli nesilleri bugünün büyüklerinin heyecan ve gayretinin bir eseri olacaktır.”
Peki bu sonuç bildirgesine paralel yapılması gereken adımlar niçin atılmaz, Devletin ilgili birimleri niçin bu konularda gevşek duruş sergilerler. Bir milleti ayakta tutan en önemli konularda marjinal gurupların ne dediğine bakmadan cesur adımlar atmazsanız gelecek nesillerimizi nasıl koruyacağız. Bu hepimizin üzerinde bir vebal değilmidir?
Müstehcenlikte sınır tanımayan şovmen Hasan Can Kayanın programına katılan bir öğretmenin “ Eşim sizin programlarınızı izlememi istemiyordu. Bende boşandım. Bilet aldım buraya geldim” demesi üzerine Hasan Canın helal olsun diyerek sarılması tebrik etmesi bence ahlaki facianın boyutlarını görmeye yeterli olacaktır.