Hüsamettin Gül

EKONOMİK KRİZ Mİ? AHLAKİ KRİZ Mİ?

Hüsamettin Gül

Bu yazımızda ekonominin ahlaki boyutunu ele alacağız.

Türkiye’de son yıllarda yaşanan ekonomik kriz, enflasyon, işsizlik, gelir adaletsizliği, borçluluk gibi sorunları beraberinde getirdi. Bu sorunlar, insanların geçim sıkıntısı çekmesine ve hayat pahalılığı ile mücadele etmesine neden oldu. Bu durum aynı zamanda, insanların ahlaki değerlerden uzaklaşmasına ve yozlaşmaya karşı duyarsızlaşmasına yol açtı.

Kim ne derse desin bu ahlaki konu yine kapitalizme dayanmaktadır. Özellikle ülkemizde kapitalizm ahlaki değerleri belirleyen veya etkileyen konuma gelmiştir. Bu nedenle oluşan krizler toplumun genel dokusuna büyük zararlar vermiştir. Burada ahlaki ekonomi kavramı öne çıkmıştır. 

Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz, toplumun geleneksel ahlaki ekonomisinin çöküşüne işaret etmektedir. Geleneksel ahlaki ekonomi, toplumun ortak değerlerine, dayanışmasına, güvenine ve adaletine dayanan bir ekonomik düzendir. Bu düzen, toplumun ekonomik faaliyetlerini, piyasa ekonomisinin kurallarından bağımsız olarak, kendi ahlaki ve kültürel kurallarıyla düzenler.

Ekonomik krizler, toplumun ortak değerlerini, dayanışmasını, güvenini ve adaletini zayıflatarak, yoksulluk, yolsuzluk, açlık, işsizlik, eşitsizlik, , şiddet, suç, terör gibi sorunlara yol açmıştır. Son yılarda yaşanan ekonomik ve sosyal değişimler ahlaki düzeni iyice zayıflatmış ve işlevsiz hale getirmiştir. Aslında bu duyarsızlık değerlerine çok önem veren ülkemiz için hiçte iç açıcı bir durum değildir.
Bu konuya örnek verilecek birçok olay yaşanmaktadır. Kolay ve fahiş kazanç peşinde koşan birçok tanınmış ismin tüm ahlaki kaideleri ve hatta yasaları bile ihlal ederek hızlıca zenginleşme yolunu tercih ettiklerini medyaya yansıyan haberlerde görmekteyiz.

Bir toplumun bir arada yaşayabilmesi insani ve ahlaki kurallar ve kaideler bütünüyle alakalıdır. Ancak toplumun büyük bir çoğunluğu bu ahlaki kriterleri gönüllü olarak benimser ve uygularsa o toplumun birliğinden ve dirliğinden bahsedilebilir. Ahlaklı bir toplumda insanlar birbirine kolaylıkla güvenebilir. Ahlak eksikliği çeken bir toplumda ise birbirine en yakın olan insanlar bile birbirine kuşkuyla bakarlar. Toplumu saran güvensizlik birliği beraberliği ve düzeni yok eder.

Demem odur ki ahlak aslında ekonomin temel esaslarındandır. Ekonomiyi bozarsanız ahlakta bozulur. Hepsi birbirine bağlı parametrelerdir.

Çıkarılan yasalar veya yapılan sözleşmeler her zaman, her boşluğu veya sorunu tümüyle çözmez. Aslında ekonomik ilişki yaşadığınız muhatabınızın ahlakına güvenmek zorunda kalırsınız. Bu dünyanın her tarafında böyledir.

Ülkemizde de çok ciddi bir ahlak erozyonunun yaşanmadığını kimse iddia edemez. Bu değerler sorununu çok acilen çözmek zorunda olduğumuzun bilinciyle hareket edersek ekonomik kalkınma ve refah mümkün olacaktır.

Tarihte uzun yıllar yaşamış medeniyetlerin çöküş ve yok oluş nedenleri incelendiğinde insanın yaşadığı ahlaki deformasyon ve bozulma en büyük sebep olarak karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde yaşanan ekonomik krizler incelendiğinde konunun ahlakla ne kadar ilişkili olduğu görülecektir. İnsani değerlere sahip, ahlaklı, kimlikli, kişilikli insan yetiştirmeye yatırım yapmaya her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olduğu bir gerçektir.

Yazarın Diğer Yazıları