
DEMİREL'İ, ERBAKAN'I, ÖZAL'I NİÇİN ARIYORUZ? MEMUR, EMEKLİ VE SENDİKALAR
Hüsamettin Gül
Bu siyaset biçimi Türkiye’ye çok şey kaybettiriyor. Toplumun geneli kutuplaşan gergin siyasi atmosferden rahatsız görünüyor. Bu siyaset yapma şekli AK Parti’ye kazandırsa bile seçmenin bu söylemlerden hoşnut olduğu söylenemez.
Son zamanlarda yakın siyasi tarihin aktörlerinin TV’lerdeki tartışma programlarını izleme imkânı buldum. Yaşı müsait olan herkes 30 veya 40 sene önceki siyasetçileri hatırlarlar. Bu videoları izlerken son yıllarda eskilerin üsluplarını, tartışmalardaki konuşma nezaketlerini görüyor ve bu siyaset biçimine özlemimizi ifade ediyoruz. Hatta birçok arkadaştan “yahu ne kadar naziklermiş” dediklerini duymuşumdur. Hiç birbirlerini kırmadılar, dökmediler. Bulundukları makamların sorumluluğunu bilerek siyaset yaptılar.
Muhalif gazeteciler sorularını rahatça sorar azarlanmazdı. Erbakanların, Demirellerin, Turgut Özalların televizyonlardaki konuşmaları, tartışmaları günlerce konuşulur seçmenin daha rahat ve etki altında kalmadan şeffafça karar vererek tercih yapması sağlanırdı.
Parlamenter sistem olduğu için önemli bir konunun tartışmasını TBMM televizyonundan izler kritik yapar günlerce tartışırdık. Bugünün kırıcı siyasi tartışmaları o günlerde çok az yaşanırdı. Erdemli ve ahlaklı kişiler ve kanaat önderleri topluma yön verilerdi. Torpiller, liyakatsiz atamalar bu kadar değildi. İhaleler çok kez şeffaf yapılırdı. Bakanların, vekillerin pozisyonu güçlüydü. Valiler daha etkili, daha saygındı. Halkın bilmediği tanımadığı şehirle bağlantısı olmayanlar vekil yapılmazdı. Dalkavuklar, taklacılar bu kadar cesur değildi. Kamu malını çalmak zimmetine geçirmek bu kadar kolay değildi. Velhasıl eskiyi eskinin siyaset biçimini özledik be dostlar
*********
Yine ekonomide vay be! Diyeceğimiz gelişmeler yaşandı. Türkiye’nin ikinci çeyrekte yüzde 3.8 büyüdüğü açıklandı.
Peki, bu nasıl oluyor?
Anlayan beri gelsin. Bu büyüme oranlarının niye halkta karşılığı gözükmemekte. Ortada bir büyüme varsa milletimize niçin adil bir şekilde bölüştürülmez. Bana öyle geliyor ki büyürken bile gerçekte fakirleşen bir millet olduk. Milyonlarca dar gelirli ve emekli seçimden sonra tam bir şok yaşadı. Bu şoku belli etmemeye çalışsa da çok kızgın olduklarını biliyorum.
Bu atmosferde Belediye seçimlerini Ak Partinin kazanması imkânsız gibi. Hele büyük şehirler çok zor. Kiralar el yakıyor. İktidar pek umursamıyor bile. Memurlar masadan yine küs ayrıldılar. İstediklerini alamadılar. Maalesef artık sendikalar güven vermiyor. Yüksek enflasyon devam ediyor. Ama TUİK talimatla rakam açıklıyor. Hissedilen sıcaklık 50 derece olsa da TUİK 20 ye bağlıyor. Faiz oranları resmen patladı. Bu şartlarda kim yatırıma yönelebilir ki! Ekonomi kara günlerini yaşarken sesimi duyan var mı diye bağıran kitleler televizyon tartışmalarında bile gündeme giremiyor.
Bu yazıyı şöyle bitirelim
Hep sormuşumdur
Türkiye artık ahlaki değerlere önem vermiyor
20 yıl önce titrediğimiz konular bugün gündemimize bile girmiyor
En hassas olduğumuz konuların başında LGBT, zina, domuz eti, kamu malını çalma meseleleri bile Müslümanların gündeminden düşmüş gözüküyor. Kimse artık konuşmuyor tartışmıyor
Tarım ülkesi olarak buğdayı nasıl veya niçin ithal ederiz.
Hayvancılığa her şeyi müsait olan bir ülkede et niçin ithal edilir. İnsanlar niçin ucuz et almak için kuyruklarda bekler
Dağları ovaları maden fışkıran bir ülke olarak yani zengin bir ülke olmamız gerekirken niçin küresel Siyonist bankerlerden yüksek faiz oranları ile borçlanmaktayız.
Daha birçok kafaları karıştıran, endişe ile takip ettiğimiz konular var. Önümüzde ki yazılarda bu sorulara cevap arayalım.