
DİZ ÇÖKENLER VE MÜCADELEDEN KAÇANLAR
Hüsamettin Gül
Önce şu GAZZE/HAMAS konusuna bir göz atalım.
Dünya Gazze’yi kontrol eden Hamas’ın İsaril’e sızmasını konuşuyor. Bütün gündemleri altüst eden bir operasyona imza attılar. Gerçekten Hamas İsrail’e müthiş bir yenilgi tattırdı. İsrail kaynakları bile 1000 den fazla zaiyat açıkladı. Hamas 100 den fazla esir aldı. Aralarında yüksek rütbeli subaylarda var. Çatışmalar halen devam ediyor. Tabii olarak İsrail havadan bombardımanla cevap verdi. Bence İsrail’in karizması yerle bir oldu. Bu arada Hizbullah’da çok geçmeden savaşa dahil oldu. ABD ani karar alarak İsrail’e destek için hem kesenin ağzını açtı hem de iki büyük savaş gemisini bölgeye gönderdi. Türkiye dahil bütün İslam ülkelerinde savaşan Hamas mensuplarına destek mitingleri yapıldı. İlginç olan Azerbaycan ve savaş halindeki Ukrayna İsrail’e destek açıklaması yaptı. Daha önceleri Hamas liderini ağırlayan Türkiye savaşa taraf olmuyorum dercesine açıklamalar yaptı. Tabi Türkiye’nin tarafsız tutumu Filistin’de ve Hamas’ta üzüntü yarattı. Bana sorarsanız hiç bir şey eskisi gibi olmayacak gibi görünüyor. Aslında İsrail’in Gazze politikası bu sonucu doğurdu. İki milyonluk Gazze’yi abluka altında tutup dünyadan tecrit ettiler. Gazze’yi yarı açık cezaevi yaptılar. İnsanlar temel gıdaya bile ulaşamaz oldu. Filistin topraklarını işgal edip Mescidi Aksa’da her gün Müslümanlara zulmettiler. İsrail, Hamas’ın her türlü saldırısını hak etmişti diye düşünüyorum.
İrade terbiyesi olmadan günahlardan uzak durmak, farz ve nafilelere devam etmek, ilmi çalışmalarda bir başarı sağlamak, İslami mücadele yolunda istikrarı muhafaza etmek imkânsızdır. Mücadele insanı yüceltir, alçaltmaz. Millet olarak belki de İslam âlemi olarak iki gizli düşmanla karşı karşıyayız. Tembellik, ikincisi nefse düşkünlük.
Bir yönüyle hayat, bir mücadele arenası gibidir. Başarıları olmak istiyorsanız, olmazsa olmaz bir çaba harcamak zorundasınızdır.
Mücadele, insanı yücelten, karakterini güçlendiren ve hedeflerine ulaşmasını sağlayan bir öğretmendir. Ancak bu mücadele, sadece dış düşmanlara karşı değil, aynı zamanda iç düşmanlara karşı da verilmelidir. İşte burada karşımıza çıkan iki büyük düşman, tembellik ve nefse düşkünlüktür.
Tembellik, insanın en büyük engelleyicilerinden biridir. Tembel bir insan, vaat edilen güzelliklere ulaşmak için gerekli çabayı göstermez. İşte bu yüzden, tembelliğin üstesinden gelmek için irade terbiyesi şarttır. Kendimize sürekli olarak hatırlatmalıyız: "Çalışmadan, emek vermeden başarı gelmez." İslami mücadele de bu açıdan bakıldığında, sürekli bir çaba ve gayret gerektirir
Nefsimize düşkünlük ise bir başka iç düşmandır. Nefsimiz, bizi kötülüğe, isyana ve ahlaki zafiyete sürükleyebilir. Nefsimize karşı mücadele, irade terbiyesinin bir parçasıdır. Nefsi kontrol altında tutmak, kötü düşünceleri ve eylemleri engellemek için sürekli bir uğraş gerektirir. İslami mücadelede de nefsin isteklerine boyun eğmemek, Allah'ın yolunda istikrarı sürdürmek için vazgeçilmez bir gerekliliktir.
İradesini terbiye eden ve iç düşmanlarına karşı zafer kazanan bir insan, hem dünyada hem de ahirette yüksek bir makama ulaşır.
Sonuç olarak, irade terbiyesi en birincil kuraldır. Bu mücadelede başarılı olmak için, sürekli çaba, azim ve Allah'ın yardımına olan inanç gereklidir. Dünya’da hangi işle meşgul olursak olalım bu prensipler geçerli kurallardır. İmanımızı güçlendiren, karakterimizi şekillendiren ve bizi Allah'ın rızasına daha da yaklaştıracak olan bu mücadele şeklidir. Günümüz dünya sisteminin ayrımcı ve üstünlük tesis edici yapısına karşı verdiğimiz savaşta da bu mücadele ruhuna ihtiyaç vardır.