Hüsamettin Gül

MÜSLÜMANLAR BU ZİLLETİ NİÇİN YAŞIYOR

Hüsamettin Gül

Bugün İslam âleminin içine düştüğü bu zilletin gerçek sebebi ne olabilir. Neden çok az bir Yahudi topluluğu 2 milyar Müslümana rağmen bu zulümleri yapabiliyor. Eşi benzeri görülmemiş bu katliamlara rağmen İslam dünyası Müslüman kardeşine nasıl oluyor da sahip çıkamıyor. Hani Müslümanlar tek vücut gibiydi. Peki bu zilleti ne ile izah edeceğiz. Müslüman kanı niçin bu kadar ucuz.Bir başka soru Müslüman alemi niçin bu kadar geri kaldı.Batı toplumu İslam alemini nasıl tahakkümü altına aldı.Batılılar bir çok konuda birlikte hareket edebiliyor da bizler niçin bunu başaramıyoruz.

Nerede yanlış yaptık.

Neyi eksik yaptık.

Böylesi bir dinin mensupları nasıl olurda bu utançları yaşar.

Bu sorular günlük tartışmalarımızın ana konuları arasında. Her köşe başında kimse kendine toz kondurmadan uzun boylu sohbetlerin, konuşmacıların, münazara başlıkları bunlar.

Tabi bu soruların siyasi ve sosyolojik tahlil edip cevapları verilebilir. Birçok eksiklikten kaynaklanan ve İslam âleminin güç kaybetmesine ve bu coğrafyanın kan ve gözyaşı içinde olmasına sebep çok faktörler sıralanabilir. Bunlardan bir kaçını sıraladıktan sonra peygamberimizin çok önemli bir hadisi ile yazımı noktalayacağım.

Âcizane bu konuda şunları ifade etmek isterim. Mikroskopla ancak gözüken bir mikrop sebebiyle koca bir insan yatağa düşer ayakta bile duramaz. Dağ gibi bir insan aylarca yatağa mahkûm kalabilir. Daha iyi anlaşılsın diye şu örneği de verebiliriz. Bazen çok pahalı bir bilgisayara virüs girerde bilgisayarımızı kitler veya ele geçirir hiçbir işlem yapamaz duruma geliriz. Kanaatimce İslam dünyasının ayağa kalkmasını engelleyen en önemli mikrop da bilgisayarı ele geçiren dünyevileşme virüsüdür. Dünyaya meyil etme hastalığı Müslümanları bugünkü zillete taşımıştır. Mal biriktirme ve ölmeyi hiç arzu etmeme Müslümanın ana gayesi olmuştur. Ev, apartman, kat satın almak, birini elde edince ikincisi için çalışmaya başlamak, evler döşemek, otomobil almak, otomobilin masraflarını karşılamak için daha çok çalışmak, para biriktirmek, biraz biriktirince daha fazla biriktirmek hırsına kapılmak, kendisi hanımı, aile efradı, pahalı lüks elbiseler giyinmek, bir veya iki kapla beslenecek gövdesini bin bir çeşit pahalı ve lüks yemeklerle semirtmek. 

Bunlar hayatın gayesi değildir! 

Bir insan bunlar için yaratılmamıştır! 

Bu kısa Dünya hayatı bu gibi şeyler uğrunda heba edilemez! 

Müslümanlar bu gafletten uyanmak zorunda. İbadet, Allah'a kulluk yalnızca dille ve bedenle olmaz. İslam dini ahlak dinidir. Hayatın tamamını kuşatmıştır. 24 saat ahlaklı ve erdemli bir yaşam modelini bize önerir. Bu gün gençliğin İslam’a mesafeli oluşunun sebebi de budur. Dindar ve ahlaklı olması gereken rol model önder kişilerin bu temsil kabiliyetlerini terk etmeleridir. 

Yine konuyu dağıttık. Şöyle konuya döneyim. Bir kere bugün Filistin’de olanlar dinsel temellidir. Müslümanlar için Mescid-i Aksa kutsaldır. Kudüs bu açıdan çok önemlidir. Bu işgal mutlaka bitmeli ve Aksa özgürlüğüne kavuşmalıdır. Filistin’deki gurupların mücadelesi mutlaka desteklenmelidir. Yahudiler ise bu topraklara vadedilmiş topraklar inancıyla bakıp her gün Müslüman kanı akıtmakta katliam üstüne katliam yapmaktadırlar. İsrail’in savaş ilanıyla karşı karşıyayız. Maalesef İslam dünyası eli kolu bağlı film seyreder gibi ekranlardan bu soykırımı seyretmekte bu savaşta Müslümanlara destek verememektedir. Maalesef İslam dünyası teknolojik üstünlüğü kaybetmiştir. Müslüman dünyanın ilimde, bilgide, teknolojide geri kalması bu yüzyılın hikâyesi değildir. 

Dini yanlış anlama yanlış yorumlama yetmezmiş gibi mezhep kavgalarına müsait hale getirilmemiz bu işin tuzu biberi olmuştur.

Yukarıdaki sorumuz şöylede yanıtlanabilir. Teknolojinin zirveye ulaştığı bir dönemde, teknolojinin faydalı ve hayırlı yönlerinden faydalanmayıp, zararlı ve büyüsel tarafına meyleden bir toplum yapımızın olduğu gerçeğini öncelikle belirtmek gerekir. Okuyup araştırmayan, Kur'an'i hakikatlerden uzak, tarihi geçmişinden habersiz, kumandanın tuşlarıyla TV kanallarının, bilgisayar ve telefon ekranlarıyla sanal ve sosyal medyanın zehirli haber, program ve görüntüleriyle beslenen beyinlerin ve kalplerin, özellikle 21 yıllık mevcut iktidarın da dış yönlendirmelerle ve AB'ye girme sevdası ile dayatılan, yanlış ve plânlı uygulamaları neticesinde; ahlâki, manevi, ailevi, sosyal, kültürel, siyasal ve ekonomik olarak zayıflamış, hatta bitme noktasına gelmiş bir toplum yapısı oluştu. Aslında bu olumsuzluklar tüm İslam dünyasında yaşandı. Tüm bu etkenler bir araya gelince, bugünün Müslümanları maalesef birçok konuda olduğu gibi izzetini de kaybettiler.

Bu konuyu çok iyi anlatacak bir hadisi not düşerek mevzuyu bağlamaya çalışalım.

Hz. Sevban (ra. anh) anlatıyor:

Rasûlullah (s.a.v) buyurdular ki:

“Diğer milletler, tıpkı sofraya yemek için üşüşen insanlar gibi sizin üzerinize üşüşecekler.” Bunun üzerine sahabiler şaşkınlıkla sorarlar:

“Ya Rasûlullah, o gün sayımız çok mu az olacak?” Efendimiz (s.a.v): “Hayır” der. “Bilakis, o gün sayınız çok olacak. Fakat siz -çokluğunuz- bir akıntıya taşınan çer-çöp gibi olacaksınız. Allah düşmanlarınızın kalbinden sizin korkunuzu silecek, sizin kalbinize de “vehn” verecek.”

Bunun üzerine sahabilerden biri sorar: “Vehn nedir ya Rasûlullah?..”

O da buyurdu ki: “Dünya sevgisi ve ölümü sevmemek, ondan nefret etmek.” 

Buyurun yorum sizin.

Yazarın Diğer Yazıları