Cengiz Gülaç

DARBE Mİ OLUYOR ?

Cengiz Gülaç

Başlıktaki soruya çok kısa cevap verip meseleyi öyle anlatayım.

Bilmiyorum!

Darbe denince hepinizin aklına tanklı/toplu klasik darbelerin geldiğini biliyorum ama yazı konum başka bir mesele.

Devlet Bahçeli’nin açıklamalarını düşünüyordum. Hatırlayacaksınız, geçtiğimiz haftalarda Ankara emniyetinde yaşanan bazı olayları Devlet Bey darbe girişimi olarak değerlendirmişti. 

Hakkını teslim edelim, hangi partiden olursanız olun Devlet Bahçeli bir şey dediğinde O’nu ciddiye almanız gerekir. 

Evet, gerçekten yargıda ve/veya emniyette bir darbe girişimi mi var?

Devlet Beyin açıklamalarını düşünmeye başladım. Düşündükçe aklıma gelenlerin yaşandığı zaman aralığı şüpheli görünmeye başladı…

Hep beraber hatırlayalım, son 3-5 ayda neler yaşamışız?

Can Atalay davasında Anayasa Mahkemesi bir karar verdi. Daha sonra Yargıtay 3. Ceza Dairesi resmen bu kararı tanımadı. (Yazıyı anayasa maddelerine boğmak istemiyorum. Olmaması gereken bir şey oldu desem yeterli.)

Yerel seçimlerin sabahında Van’da mazbata krizi yaşandı. O olayda da bir mahkemenin verdiği karar ülke gündemini meşgul etti.

Yargıtay seçimleri onlarca turda tamamlanamadı. Herkes biliyor ki, en sonunda AK Parti ve MHP anlaştı ama bu anlaşma sandığa yansımadı.

Hükümete yakın, daha doğru ifadeyle hükümet bir konuda bir şeyler fısıldamadan kelam etmeyen bazı gazeteciler Osman Kavala serbest bırakılmalı veya bırakılacak derken Kavala’nın avukatları yeniden yargılama talep etti. Herkes tahliye beklerken yeniden yargılanma talebi reddedildi.

Siyasette yumuşuma adımları atılırken geçtiğimiz hafta Kobani Kalkışmasının davasında birçok sanığa ceza verildi.

Ayhan Bora Kaplan isimli mafya liderinin devam eden soruşturmasında elektronik kelepçeli şüphelinin yurt dışına kaçtığı, o soruşturmada emniyet içinde iktidara mensup önemli isimlere kumpaslar kurulduğu iddia edildi…

Saydığım olaylara siyaseten veya hukuken değerlendirme yapmadım. Önemli olan tek tek olayların nasıl olduğu, doğrunun ne olduğu değil.

Devlet Beyin sözlerini düşünüyorum…

Geçtiğimiz yazdan beri “Yargıya dikkat. Yargı eliyle darbe yapılacak.” diyen kıymetli bir dostumun sözleri kulaklarımda çınlamaya başlıyor!..

Yargı/emniyet eliyle darbe olur mu?

Bu ülkede neye olmaz diyebiliriz ki bu iddiaya da olmaz diyelim?

Daha önce 17/25 Aralık yargı darbesini yaşamadık mı?

Peki, yargı darbesi olmasına olur da, sırf darbelerin her türlüsüne karşıyız diye iktidar eleştirilerimizden nasibini almayacak mı?

Şu an yaklaşık olarak 25 bin tane hâkim/savcı var. Bu sayının neredeyse %80’ni AK Parti iktidarında mesleğe alındı.

AK Parti kadrolaştığını zannediyorsa uyarayım!

Son genel seçimde bu sayının en az %80’ni AK Parti’ye şiddetle muhalefet ediyordu. Seçime 15 gün kala bazıları, “AK Parti döneminde mesleğe başladığımız için CHP gelirse AK Partili olmadığımıza hiçbirini inandıramayız” diyerek korkudan AK Parti’ye oy verdi.

Sakın yanlış anlaşılmasın. Hiçbir hâkim veya savcının kalitesi verdiği oydan ölçülmez. İşini doğru düzgün yapsın, istediği partiye oy versin. Bana ne, size ne, kime ne? Anlatmak istediğim başka bir şey.

Mesleğini layıkıyla, dürüstçe yapanları tenzih ederim ama hiçbir hukuki donanımı ve/veya ahlaki vasatı olmayan, özellikle avukatlıktan geçenlerle kadrolaşacağını zanneden AK Parti ilk önce kendi ayağına sıktı!

Avukatlıktan geçenler arasında bazı avukatlığı beceremediği için el etek öperek hâkim savcı olanların tüm egosunu avukatlar üzerinde tatmin etmesi, hadi biz avukatların sorunu ama her türlü yanlışa meyilli olup hukukun zerresinden anlamamaları ise hepinizin sorunu!

Avukatlık mesleğini rencide eden hâkim/savcılara tek kelime edemeyip, “aman dosyamda aleyhime karar verirler” diyerek avukatlık mesleğini ayaklar altına alanlar da biz avukatların sorunu ama bu mesele uzun mesele! Avukatlık cesur insanların mesleğidir. Yavşaklık, yalakalık avukatı bozar, bozmalı!

Gerçekten şerefiyle, namuslu bir şekilde mesleğini icra edenleri tenzih ederim ancak bahsettiğim tiptekilerin çoğu kötü hâkim/savcılar bile değiller. Berbat durumdalar.

25 bin hâkim savcıyı eşleri ve çocuklarıyla saydığınızda ortaya çıkan nüfus bazı illerimizden büyük. Gidin, bir araştırın. Aynı nüfustaki bir il veya ilçedeki vatandaş için açılan soruşturma sayısı mesleği adalet dağıtmak olan hâkim ve savcıların soruşturma sayısından daha az! Hâkim ve savcılardan korktuğu için şikâyet edilmeyen olayları da bilmiyoruz.

Yıllardır anlatıyorum. Daha doğrusu bağırıyorum! Adliyeden çıkan vatandaş AK Parti’ye küfür ediyor. Çünkü kamudan hizmet alan vatandaş haksızlığa uğradığında iktidarda kim varsa onu sorumlu tutar. AK Parti de liyakate inanmadığı için her kamu kurumunda olduğu gibi yargıda da vatandaş tarafından liyakatsiz insanların yapıp ettikleri yüzünden oy kaybediyor. 

Misal ben, yıllardır büroma bir iş için gelen hiçbir kimseye “sizin davanız muhtemelen şöyle olur” diyemiyorum. Çünkü haklıysanız haksız, haksızsanız haklı, mağdursanız suçlu, suçluysanız mağdur olabilirsiniz…

Bir gidin Ankara’ya bakın bakalım, zengin sofraları hâkim/savcı kaynıyor.

Vatandaş zenginse artık davası için avukat tutmuyor. Her zenginin bildiği meşhur hâkim/savcılar vardır. Bunların bazılarının çocukları da Ankara’da avukatlık yapıyor. Bu hâkim/savcılar gelenleri avukatlık bürolarına yönlendirir. 1 liralık ücret çıkar 10 liraya!

Anlayacağınız 2002 öncesine döndük!

Hele hele yargıdaki tarikat, cemaat yapılanmalarına hiç girmeyelim. Köşe yazısını kitaba dönüştüremem!

Sonuç?

Yargı darbesi olabilirmiş!

Sakın AK Parti böyle bir şey olursa mağdurum demesin!

17/25 Aralıktaki gibi bir girişim olursa o gün olduğu gibi bugün de karşısında olurum. Ama bu sefer AK Parti’ye, yargının içine düştüğü rezil durumun hesabını da sorarım! 

22 yıl ülkeyi yöneteceksin sonra her olayda da mağdur olacaksın!

O zaman bırak, biraz da başkaları mağdur olsun!

Yazarın Diğer Yazıları